Bir kişiye karşı kızgınlığımız, o kişinin tüm iyi yönlerini boşa çıkarma çabasıyla bizi bir mücadeleye iter. Bu mücadelede hırsımızı kontrol edemediğimiz zamanlarda mantıksız ve saçma adımlar atabiliriz. Attığımız adımların hatalı olduğunu görmemiz veya işaret edildiğinde anlamamız mümkün olmayabiliyor.
Özellikle sosyal medya’nın hayatımıza girmesiyle haklı/haksız tepkileri kolaylıkla dile getirebilmekteyiz.
Tanımadığımız kişi veya kişilerin sevmediğimiz kişi hakkındaki negatif yorumlarını beğenmekte ve paylaşmaktayız. Öyle zamanlar oluyor ki, paylaştığımız bilginin doğruluğunu araştırma gereği dahi hissetmiyoruz.
Bu paylaşımlar iki farklı ruh haline göre yapılmaktadır.
1- Gerçekten sevmediğimiz için
2- O kişiyi sevmeyen kişilere “bende sevmiyorum bakın, sizin gibi düşünüyorum” algısını yaratmak içindir.
Gerçekten sevmediğiniz için yapılan paylaşımlarda, kişi adil olabilir.
Her şeyi paylaşmayabilir.
Bu paylaşan kişinin kişiliğiyle alakalıdır.
Sizin gibiyim algısı yaratmak isteyenlerde ise, bu adaletli duruşu görmek mümkün değildir. Çünkü bu tip kişilikler, ya kötü niyetlidir veya da kişilik zaafiyetleri vardır.
Bu tip insanlarda sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlar artık sıradan hale gelir. Sıradanlaşan bu girişimler beyin tarafından önemsizleştirilir ve paylaşımlar, dikkatle incelenmeden otomatik olarak çoğaltılır.
“Sizdenim” duygusuyla hareket eden insanlar, paylaştıkları bilgi, belge ve resimleri çok kısa bir süre sonra unuturlar. Sonrasında ise, zıttı bir paylaşımda bulunabilirler. Bu durumu o insanlara anlatabilmekte mümkün değildir. İyi ama, tamam da ile başlayan savunmalarla veya alakasız karşı saldırılarla konuyu içinden çıkılmaz hale sokarlar.