Bencillik, birinin kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını diğer insanların ihtiyaç ve isteklerinin üzerinde tutmasıdır.
Bencillik nedir?
Hepimiz hayatta ve sağlıklı kalmak için bir dürtü ile doğarız ve bencillik bunun yanlış bir tezahürü olabilir. Belli bir bencillik derecesi normaldir. Örneğin, birçok insan, başkalarına yiyecek vermeden önce kendi yiyecek ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamayı tercih eder. Ancak bencillik patolojik bir kişilik özelliği de olabilir. Bencil insanlar, kendi küçük ihtiyaçlarını, diğerlerinin önemli ihtiyaçlarının üzerinde önceliklendirebilirler. Örneğin, bir kişi bir çizgi roman satın almak için babasının cüzdanından para çaldığında bencillik sergiler.
Bazı zihinsel sağlık sorunları bencillik gelişimine katkıda bulunabilir. Pek çok kişilik bozukluğu, özellikle de antisosyal kişilik bozukluğu ve narsisistik kişilik bozukluğu, insanların, kendi isteklerine göre, başkalarının ihtiyaçlarını fark etmeyecekleri veya umursamayacakları şekilde sarılmış olmalarına neden olmaktadır. Diğer birçok akıl hastalığı, aşırı bencilliğe neden olabilen aşırı kişisel tutuluma neden olabilir.
Bencillik Kavramları
Birçok din bencillikten kaçar ve şefkat, empati ve özveriliğin erdemlerini vurgular. Pek çok dini geleneğe dayanan pasifist hareket, bencillik için radikal bir cevaptır ve ezici düşmanlık karşısında bile şiddetsizliği vurgular. Bazı dini gurular, diğerlerinin kendilerine göre üstünlüğünü vurgulayarak aşırı fedakarlığı savunurlar.
Evrimsel biyolojide bencilliğin gelişen doğası hakkında önemli tartışmalar vardırdır. Richard Dawkins’in kitabı Bencil Gen, örneğin, genlerimizin kendilerini savunmak ve başka hiçbir şey yapmamak için “bencil” bir arzusu olduğunu savunuyor. Bazı biyologlar, insanların doğuştan bencil olduklarını savunuyorlar. Ancak diğerleri, başkalarına yardım etmenin türlerin hayatta kalmasını sağlayabildiğini vurguluyor ve şefkat, empati ve fedakarlığın insanlara bencillik kadar doğuştan geldiğini iddia ediyor. İnsanların bazen yakın akrabalar için fedakarlık yapma davranışı gösterme olasılığı daha yüksektir ve bazı biyologlar bunun gelişmiş bir özellik olduğunu iddia etmektedir. Birçok ebeveyn, çocuklarının yaşamları için kendi hayatlarından vazgeçer; Bu eğilimin yorumlanması, bir çocuk hayatta kaldığında, ebeveynin genlerinin çocukla hayatta kalmasıdır.